Son Haberler

Edmund Clark'ın Guantanamo fotoğrafları İstanbul Modern'de


Guantanamo fotoğrafları
Edmund Clark'ın Guantanamo fotoğrafları 28 Nisan gününe kadar İstanbul Modern'de sergileniyor.

 İngiliz fotoğraf sanatçısı Edmund Clark, başta Afganistan olmak üzere çeşitli ülkelerde ele geçirilen, El Kaide ve Taliban bağlantısı olduğundan “şüphelenilen” kişilerin tutulduğu askeri hapishane Guantanamo’yu bugüne kadar fotoğraflayan tek isim. İlk kez 2010’da sergilediği “Guantanamo: When The Light Goes Out” başlığı altındaki çalışmaları, bu kez İstanbul Modern’de açılan “Prix Pictet: Güç” sergisinde izleyiciyle buluşuyor. Biz de kendisiyle, Guantanamo deneyimi üzerine konuşuyoruz.

- Guantanamo’yu herkes fotoğraflayamaz. En azından bunun için izin alamaz. Üst düzey bağlantılarınız mı vardı?

Pentagon’daki basın ve halkla ilişkiler yetkilisiyle bağlantı kurdum, o da beni Guantanamo’daki basın yetkilileriyle bağlantıya geçirdi. Onlara, ABD’nin Guantanamo deneyiminin bütününü fotoğraflarla yansıtmak istediğimi anlattım, kampların bu bütünün yalnızca birer parçası olacağını ekleyerek. Yine de bu izni almam tam 6 ay sürdü.

- Peki, sizi Guantanamo’yu fotoğraflamaya iten motivasyon tam olarak neydi?

Yalnızca Guantanamo demek doğru olmayabilir, Prix Pictet sergisindeki fotoğraf serisi, eski tutukluların Guantanamo’dan sonra Avrupa’da ve Ortadoğu’da yaşadıkları evlerinden, Guantanamo’da Amerikan topluluğunun yaşadığı Körfez üssünden ve bu üssün bir parçası olan hapishane kamplarından görüntüler ve belgeleri kapsayan daha büyük bir projenin çok küçük bir bölümü.

İlk başta, serbest bırakılmış ve sonradan hiçbir şeyle suçlanmamış eski tutukluların İngiltere’deki evlerinin fotoğraflarını çekmekle ilgilenmiştim; bu mekânların sıradanlığı ve normalliği ile Guantanamo’ya ilişkin görüntülerin insanlık dışılığı ve vahşeti arasındaki karşıtlığı ortaya koyabilmek için.

Onlarla paylaştığımız aile ve ev yaşantısı aracılığıyla, onları yeniden insanileştirmenin bir yoluydu bu. Bu çalışma bende, hapishane kamplarında ve Körfez üssünde fotoğraf çekmek için Guantanamo’ya gitme isteği uyandırdı.

- Ve gittiniz. Guantanamo’da neyi fotoğraflamaya değer buldunuz? Giderken zihninizde, üzerinde durmaya değer imajların ön kabulleri var mıydı yoksa orada tamamen kendiliğinden mi gelişti yaratıcı dürtünüz?

Giderken şundan kesinlikle emindim: Bir foto muhabiri gözüyle bakmayacaktım olaylara. Tabii elbette, gitmeden önce Körfez üssünde ya da kamplarda ne bulacağımı ya da neyi bulmama izin verileceğini de bilmiyordum. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Guantanamo’da her gün, yapmak istedikleriniz ile yapmanıza izin verilenler arasında bir tür pazarlık var. Bu fotoğraflamaya değerdi.

- Sonra?

Bu çalışma tam 3 yılımı aldı. İnsanların neden ve nasıl Guantanamo’ya götürüldüğü ve bu insanların kim olduğu konusunda benim araştırma ve gözlemlerimin sonuçları ile Guantanamo’nun temsil edilme biçimi arasındaki uyumsuzluk, asıl karmaşayı yaratan konuydu. Demek istediğim, benim gördüklerim ile bize gösterilenler örtüşmüyor.

- Bu soruya yanıtınızı çok merak ediyorum: Siz ne gördünüz, Guantanamo gerçeği tam olarak nedir?

Evet bir Guantanamo gerçeği var ama ben oradaki insanların durumunu basitleştirerek ya da genelleyerek anlatmak istemiyorum. Bunun için bu röportajı okuyan kişilerin, gidip sergiyi gezerek fotoğraflar üzerine düşünmesini tercih ederim çünkü ancak fotoğraflar Guantanamo gerçeğini tüm derinliğiyle anlatabilir.

- Yetkililerin izni çerçevesinde, görevlilerin yönlendirmesiyle ve hatta belki sizin bile farkında olmadığınız bir kurgu içerisinde yaptığınız çekimlerin Guantanamo gerçeğini “tüm derinliğiyle” yansıttığına nasıl inanıyorsunuz?

Elbette fotoğraflarım Guantanamo gerçeğini tamamen yansıtamaz. Fotoğraf ve sanat yalnızca etki yaratabilir, bir izlenim bırakabilir. Fotoğraf canlandırıcıdır, çıplak gerçeğin kendisi değil.

- Peki, sizde nasıl bir izlenim bıraktı kendi fotoğraflarınız? Yani sizce Guantanamo’nun hâlâ var olması, dünya için ne anlama geliyor? Neden Obama dahil hiçbir Amerikan başkanı, Guantanamo’yu kapatmaya cesaret edemiyor?

Bence Guantanamo’daki kamplar, “artırılmış sorgu teknikleri”nin varlığı ile birlikte düşünüldüğünde, gelişmiş Batı dünyasındaki ahlaki ve hukuki standartlarda değişen eğilimlerin bir paradigmasıdır. 11 Eylül olaylarından sonra Bush, “düşman”la savaşmak için halka gitmişti ve daha önce devletlerin gizlediği işkence, kötü muamele ve hak ihlalleri, “bakın düşmanla nasıl savaşıyoruz” algısı yaratmak adına açık açık sergilenmeye başladı.

Başta ABD olmak üzere Batı dünyasının bu tutumu, bırakın dünyayı daha güvenli bir hale getirmeyi -çünkü iddia buydu- Müslüman dünyasını giderek radikalleştirdi, giderek daha radikal Müslümanın yetişmesine neden oldu.

Guantanamo hâlâ açık çünkü Batı’nın istediği hâlâ gerçekleşmedi. Ya da buradan politik bir kazanç henüz sağlanamadı. Bugün bile Amerikalıların büyük bir çoğunluğunun, Guantanamo’nun “beterin de beteri” olduğu, olması gerektiği şeklindeki mesajı onayladığı inancındayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Gündem Sanat ~ Kültür ve Sanat blogu Designed by Templateism.com Copyright © 2014

Tema resimleri Bim tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.